Güney Amerika’da nüfusu azalan And ayısına yönelik tehditlerin ciddiyetini keşfetmeye başlayan kahve çiftçisi Jhoan Bravo, aile geleneğini tersine çevirdi. Bravo’lar artık bu ayıları avlamak ve yaşam alanlarını yok etmek yerine, onları koruyor. Peki kahve üreticileri bunun için neler yapıyor?
Kolombiya’nın Batı Villa de Cauca bölgesinde, Jhoan Bravo’nun kahve çiftliği, yemyeşil And dağlarının arasında, bereketli tarlalar ve zümrüt ormanlarla kaplı bir goblenin içinde yer alıyor.
El Cezire’nin haberine göre 35 yaşındaki adam, bir gün büyükbabasının öldürdüğü bir ayıyla eve döndüğü çocukluk anısını hatırlıyor.
Yerel halk tarafından tıbbi özellikleri olduğuna inanılan hayvanın yağı çıkarılır ve Bravo’nun ve ailedeki erkeklerin göbek deliklerine sürülerek daha güçlü olmaları sağlanırdı.
“Bu alışılmadık bir şey değildi. Ben çocukken buralarda hayvan avlamak normaldi, bu bir yaşam biçimiydi” diyen Bravo, hayvan derilerinin genellikle kurutulduğunu ya da doldurulduğunu ve at eyerleri gibi çiftlik ekipmanları için ya da evlerde süs olarak kullanıldığını anlatıyor.
Ancak yıllar geçtikçe, And ayıları (Tremarctos ornatus) olarak da bilinen bu canlıların görülme sıklığı azaldı.
Bravo’nun ailesinden bazıları diğer hayvanları avlamaya devam etti. Ancak Bravo, kahve çiftliğiyle ilgilenmenin yanı sıra atıyla ormana gidip ağaç kesmeyi ve odunları yerel halka satmayı tercih ediyordu.
“Yasadışıydı ama bunun karşılığında biraz para kazanıyordum” diyor.
Yaptığı işin ayılar üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunun farkında değildi.
Bravo, “Büyük, takırdayan motorlu testerenizle gürültü çıkararak ya da bir ağacı keserek hayvanlara zarar verdiğinizi bilmiyorsanız, bunu kötü bir şey olarak görmüyorsunuz” diye konuşuyor.
2017 yılında And ayısına yönelik tehditlerin ciddiyetini keşfetmeye başladı.
Bugün Bravo, çiftliğindeki kahve çekirdeklerinden gelen tatlı, topraksı aromaları solurken, zihniyetinin dramatik bir şekilde değiştiğini söylüyor: Ayıları avlamak ve yaşam alanlarını yok etmek yerine, ailesi artık onları koruyor.
Adını gözlerinin etrafındaki krem rengi halkalardan alan gözlüklü ayılar, yüzyıllardır Kolombiya, Venezuela, Ekvador, Bolivya ve Peru’daki yüksek rakımlı bozkırlarda ve sık And ormanlarının yanı sıra tropikal ve subtropikal bulut ormanlarında dolaşıyor.
Ancak Ayı Paddington karakterinin temel aldığı tür olan gözlüklü ayı, farklı bitki ve hayvanların korunma durumunu değerlendiren Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Listesi’ne göre artık savunmasız olarak kabul ediliyor.
Geçmişte kaç ayının var olduğuna dair bir veri olmamasına rağmen, nüfuslarının azaldığı düşünülüyor.
Günümüzde sadece 13 bin ile 18 bin arasında ayı kaldığı tahmin ediliyor.
Bunların yaklaşık 3 bin ile 6 bini Kolombiya’da bulunuyor. Peru, en büyük gözlüklü ayı nüfusuna sahip.
Ağaç kesimi, madencilik, sığır çiftçiliği ve tarımsal genişleme gibi faaliyetler ormansızlaşmaya ve Güney Amerika’ya özgü tek ayı türünün yaşam alanlarının yok olmasına yol açtı.
Hatta bazı bölgelerde ayılar, yakındaki çiftliklerdeki hayvanlara saldırmalarını önlemek için çiftçiler tarafından vurularak öldürüldü.
Ancak Valle de Cauca bölgesindeki küçük bir grup kahve üreticisi bu düşüşü tersine çevirmeye yardımcı oluyor. Bravo da onlardan biri.
Vadilerin ve ormanlarla kaplı yamaçların geniş manzarasına sahip dağlık bir sırtın üzerinde yer alan kahve üreticisi küçük bir topluluk olan El Aguila kasabasının yukarısında, bir avuç çiftçi kahve ekimi, avcılık ve ağaç kesimi için kullanılan arazilerinin bir kısmını boşaltıyor.
Amaç; gözlüklü ayının doğal yaşam alanının yeniden kurulmasına yardımcı olmak.
Karşılığında ise, verimliliği en üst düzeye çıkarmalarına ve daha küçük arazilerde daha yüksek kaliteli kahve yetiştirmelerine olanak tanıyan destek ve mali yardım alıyorlar.
Kahve yetiştiricileri, yerel çiftçiler, kar amacı gütmeyen Wildlife Conservation Society (WCS), devlet kurumu Kolombiya Ulusal Doğal Parkları (PNN) ve diğer kamu ve özel kuruluşların küçük bir koleksiyonu arasındaki bir işbirliği olan We Conserve Life’ın bir parçası..
“Ayılar ve yaşam alanlarının nasıl korunacağı hakkında bilgi edindik. Ancak kahve üreticileri olarak bunun da büyük faydasını gördük” diyor Liliana Grisales, evinin önünde özenle diktiği kahve fideleriyle ilgilenirken.
Çekirdeklerin daha verimli bir şekilde hasat edilmesine ve kurutulmasına yardımcı olacak alet ve makinelerin yanı sıra, katılımcı çiftçilere toprağı yeniden canlandırmak ve yüksek kaliteli kahve için çok önemli olan besinlerle zenginleştirmek için mikroorganizmalar da veriliyor.
Bu destek sayesinde Grisales ve diğer çiftçiler hasadın büyüklüğüne odaklanmak yerine en iyi çekirdekleri üretmeye konsantre olabiliyor.
Bu, seçkin kahve bitkilerinin yetiştirilmesi, parlak kırmızı renkli en iyi kahve kirazlarının toplanması ve daha yüksek fiyata satılabilecek çekirdeklerin dikkatlice yıkanması, kurutulması ve fermente edilmesi anlamına geliyor.